Yeni Ufuklar'da ara
PODCAST 156
Toplam Faktör Verimliliği nasıl artırılır?

Prof. Dr. Sinan Kayalıgil, “Toplam Faktör Verimliliğinin Artırılmasına Yönelik Politika Çerçevesi Geliştirilmesi”

UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile birlikteyiz. Bu bölümde, Türkiye’de toplam faktör verimliliğinin artırılmasına yönelik bir politika çerçevesi geliştirilmesini amaçlayan bir projeden bahsedeceğiz. “Toplam Faktör Verimliliğinin Artırılmasına Yönelik Politika Çerçevesi Geliştirilmesi” projesi, Avrupa Birliği (AB) finansmanıyla UNDP tarafından Kalkınma Bakanlığı ile birlikte uygulanıyor. Projeyle toplam faktör verimliliğinin önündeki engellerin belirlenmesi, bu engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik politika çerçevesi geliştirmesi ve politika çerçevesinin pilot uygulamalar ile test edilmesi hedefleniyor. Peki, toplam faktör verimliliği nedir? Projenin Takım Lideri Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Kayalıgil şöyle açıklıyor:

Sinan Kayalıgil: Toplam Faktör Verimliliği, üretim içinde yer alan iki temel faktör olan sermaye ve işgücünün katkılarının dışında üretimi büyüten bütün etkenlerin toplam etkisidir. Ben bunu anlatırken sinerji sözcüğünü kullanıyorum. Yani siz iki tane işçiyle bir tane makineyi bir araya getirdiğiniz zaman, her ikisinin yapabileceğinden daha fazlasını yapabilirsiniz. Bunu sağlayan şey nedir? Bunu sağlayan şey; sizin onlara kattığınız bilgi, sizin onlara kattığınız motivasyon, onların kullandıkları organizasyon, onların iş yaptıkları piyasayı iyi tanımaları türünde yalnızca iş gücü ve makinenin değil, bunların dışındaki etkenler sayesinde biz üretimi büyütebiliriz. Dünyada buna yoğunlaşılmasının, buna odaklanılmasının asıl sebebi, hem sermayenin git gide kıtlaşması hem de istihdam olanaklarının; yani insanların çalışma saatlerinin, çalışma isteklerinin, iş yerinde bulunma isteklerinin git gide azalması. İnsanların artık daha az saat çalışmak istiyorlar, daha rahat ortamlarda çalışmak istiyorlar, olanak varsa evlerinden çalışmak istiyorlar. O yüzden de iş gücünü çok dikkatli ve tutumlu kullanmak gerekiyor. Finansman kaynakları da öyle. Çok bol değil ve bunları da çok dikkatli kullanmak gerekiyor. Bunun ötesinde, bir de dünyayı tüketmememiz gerekiyor, Sürdürülebilir olmamız gerekiyor. Sürdürülebilirlik için de, su gibi, madenler gibi, toprak gibi, ağaç gibi kaynakları dikkatli kullanmamız gerekiyor. Bütün bunları dikkatli kullanmanın tek çaresi bilgi ve organizasyon. İşte bunlar toplam faktör verimliliğini sağlayan hususlar.

UNDP Türkiye:  Sinan Kayalıgil’i dinledik. Kasım 2015’te başlayan proje toplam faktör verimliliğine bakarken imalat sanayiine odaklanacak. Türkiye gelişen ülkelere nazaran Toplam Faktör Verimliliği potansiyelini kullanamamıştır. Konu ile ilgili çalışmalar Türkiye’de verimlilik sorununun esas olarak KOBİ’lerden kaynaklandığına işaret ediyor. Bu nedenle 2018 yılında bitecek proje, KOBİ’lerin özellikle uluslararası ve yerel değer zincirlerine eklemlenmesi veya söz konusu zincirler içinde yer alan teşebbüslerin katma değeri yüksek malların üretimine geçmelerini sağlayarak Türk imalat sanayinde toplam faktör verimliliğinin arttırılmasını sağlamayı hedefliyor. Peki, ‘verimlilik’ derken neyi kastediyoruz? Prof. Dr. Sinan Kayalıgil’i dinliyoruz:

Sinan Kayalıgil: Verimlilik dediğimiz şey, birim girdiyle elde ettiğimiz çıktının büyüklüğü. Birim iş gücü ve birim sermaye(makine, teçhizat, araç, bina) gibi şeylere harcadığımız toplam parayı hesaplarsanız, bunlardan elde edilen bir gelir var. Bir üretim var daha doğrusu. Bunları da bilgi ve organizasyon becerimiz arttıkça büyütebiliyoruz. Yani aynı sayıda işçiyi ve aynı sayıda makineyi, teçhizatı, binayı kullanıp bir sonraki sene birazcık daha büyük üretim sağlayabiliyoruz. Bilgimiz çoğaldığı için, deneyim kazandığımız için, daha iyi organize olduğumuz için.  Ama bunu da ülkemizde biz o kadar da fazla arttıramadığımızı tespit etmiş durumdayız. Yani yıllardır Türkiye için bulunan rakamlar ile bize benzeyen, bize rakip gördüğümüz ülkelerdeki rakamı karşılaştırdığımız zaman bizim bir hayli geride olduğumuz- 1’e 4-4,5 oranında geride olduğumuz görünüyor. Bunun yanı sıra başka zayıflıklarımız da var. Bir tanesi; çok dalgalı bizim toplam faktör ölçümüz. Yani yıldan yıla başkalarından görülenlerden çok daha fazla düşüşler ya da yükselişler gösteriyor. Bir diğeri de bu verimlilik ölçüsü firmalar içinde korkunç dengesizlik içerisinde Türkiye’de. Küçük firmalarınki çok kötü, büyük firmalarınki global ölçülere yakın. Dolayısıyla, bu büyük uçurumu da kapatmamız gerekiyor ki sağlıklı bir ekonomimiz olsun hem de sürekli büyüyebilelim.

UNDP Türkiye: Sinan Kayalıgil’i dinledik. Proje imalat sektöründe değer zincirlerine odaklanacak ve otomotiv, elektrikli ev aletleri, gıda ve tekstilin hazır giyim bölümündeki verimlilik ilişkilerine yoğunlaşacak. Toplam faktör verimliliği ile ilgili politika çerçevesi geliştirilmeyi amaçlayan projede toplumsal cinsiyet eşitliği çok önemli bir boyut olacak. Sinan Kayalıgil bunun sebebini şöyle anlatıyor:

Sinan Kayalıgil: Bizim bulacağımız şeyin adı aslında resmi olarak da politika çerçevesi adını alıyor. Politika çerçevesinden bizim anladığımız politikaları üreten bir makine aslında. Bir çerçeve var, bir anlayış var ve yöntemi var. Bu yöntemi siz değişik ortamlarda değişik durumlar için kullandığınız zaman farlı şeyler öneriyor. Ama hepsinin çıkış yeri toplam faktör verimliliğini arttıran nedenleri anlamak ve bunların bağlantılarını kullanmak oluyor. Bu bağlantılar için de uluslararası çalışmaların, araştırmaların gösterdiği şey; işgücünün çok önemli bir yeri var. İşgücünün doğru kullanılması, doğru yerde doğru işgücünün istihdam edilmesi ve bu istihdamın niteliğinin sürekli artması önemli bir şey. Türkiye’de bizim gördüğümüz yetenekli iş gücünün içinde cinsiyet ayrımından gelen iyi yere yerleştirilememe sorunu var. Başka sorunların yanı sıra böyle bir sorun da var. Yani siz yetenekli bir kadın mühendisi bir boru hattında çalıştırmaktan kaçındığınız için orada daha az yetenekli bir erkek teknisyeni kullanıyorsunuz örneğin. Aynı şey laboratuvarlar için de geçerli, aynı şey araştırma kurumları için de geçerli, imalatta fabrikalar için de geçerli. Yani siz dağ başında üretim yapan bir tesise çok yetenekli bir kadın çalışanı alırken düşünüyorsunuz. Yalnızca kadın olduğu için düşünüyorsunuz. Oysa verimlilik gözüyle düşünseniz iyi bir işgücü politikanız olsa bu arkadaşlarımızın istihdam şansı artacak. Aynı şey genç arkadaşlar için de söz konusu. Dolayısıyla, hem bu bakımdan toplumsal cinsiyet konusunun üzerine gitmek şansı yaratacak bu hem de nüfus açısından. Açıkçası Türkiye nüfusunun ciddi bir bölümü, yarı yarıya, kadın olduğuna göre istihdam için de aynı şansa sahip değil. Dolayısıyla biz büyük bir iş gücüne katılım eksikliği yaşıyoruz. İşgücüne katılım da tabi toplam faktör verimliliğinin getireceği bir etki olacak. Hem neden hem de sonuç olarak. Hem toplam faktör verimliliğini arttırmak için bu yapılacak hem de -belki demin anlatmayı unuttum onu da ekleyeyim- Toplam faktör verimliliği dolaylı yollardan da büyümeyi etkiliyor. Yani siz bir sektörün verimliliğini arttırdığınız zaman o sektörde gelir artışı yaşanıyor biz bölüşüm imkânı oluşuyor. Bu bölüşüm genellikle sermaye sahibi ile çalışanlar arasında oluyor. Toplumdaki talebi arttırıyor. Bu da insanların başka şeylerden- ne bileyim turizmde, sağlıkta, diğer tüketimlerde- yeni talepler doğurmalarına neden oluyor. Bu kez o sektörlerde istihdam artıyor. Yani siz sağlıkta talebi arttırdığınız zaman sağlıkta çalışan kadınların istihdam olanaklarını da çoğaltacaksınız. Turizmde arttırdığınız zaman yine turizmde çalışan kadın nüfusun etkisini arttıracaksınız. Dolayısıyla bu çevrimin de getirdiği bir etki var. Ben o bakımdan hem kadın istihdamı için hem kadınlara yönelik ayrımcılığın azaltılması için önemli etkileri olacağını düşünüyorum.

UNDP Türkiye: Sinan Kayalıgil’i dinledik. Projede şu anda neler yapılıyor ve 2018’e kadar nasıl bir yol haritası çizilecek? Tekrar Sinan Kayalıgil:

Sinan Kayalıgil: Şu anda biz saha çalışmalarına başlamak üzereyiz. Nisan’ın sonunda saha çalışmalarımıza başlayacağız. Saha çalışmalarımız 3 aşamalı olarak gidecek. Önce çok büyük firmalarla bu zincirlerin en sonunda yer alan nihai firmalarla görüşmeler yapacağız belirlediğimiz sektörlerde. Onların bağlantılı oldukları önce 400 sonra KOBİ özellikle 2500 firmaya erişeceğiz. Bu görüşmelerimiz, öncekiler görüşme şeklinde sonrakiler ise yapılandırılmış anketler şeklinde olacak. Biz bu verileri bir büyük veri tabanında toplayacağız Kasım ayına doğru. Bu verilerden Aralık-Ocak aylarında analiz sonuçlarımızı çıkaracağız ve bunları paylaşımlı oturumlarda görüşmeye başlayacağız. Sonra da uluslararası karşılaştırmalardan gelen sonuçlarla ülkemizde çıkan bu sonuçları birleştireceğiz. Bu bileşim, bu sentez – ben hikâyesi diyorum-  bizi toplam faktör verimliliğinin hikâyesine götürecek. Bu hikaye içinde tabii kamu önemli bir yer alıyor. İşte kamunun şu tür uygulamaları olduğu için böyle oluyor diye. 20-25 yıldır süren uygulamalar var, yeni uygulamalar var. Bütün bunların etkilerini anlamaya çalışacağız. Bu etkilerin yarattığı hikâye bizi yeni bazı olanaklar, yeni bazı bağlantıları deneme şansını verecek. Bu denemelerin de neler olabileceğini önce yeşil sonra beyaz dedikleri bir rapor üreteceğiz. Bu raporu da 2017 ortasında çıkartacağız. Yine bu raporları da danışma kurullarımıza başvurup ne düşündüklerini öğrenip yeni güncellemeler, düzeltmeler yaptıktan sonra bu kez pilot dediğimiz döneme gireceğiz. Pilot dönemi de 2017 sonlarına doğru aslında son çeyreğinde başlayacak. Pilotlarda da 5 ayrı ortamda bu bulgularımızı hem deneme hem düzeltme hem de öğretme şansı bulacağız. Önce bir öğretme süreci var. Önce bu bulguları, bu çerçeve nasıl kuruluyor, bu çerçeveden nasıl dersler çıkartılıyor, nasıl kullanabiliriz diye kullanıcılara vereceğimiz eğitimler olacak. Bu eğitimlerin sonuçlarını değerlendireceğiz. İyi öğrenildi mi, başka neler yapabiliriz, diye. Ondan sonra da uygulamaya başlayacağız. Uygulamada yardımcı olsun diye büyük olasılıkla web tabanlı bir bilişim sistemi desteği yaratacağız. Bu bilişim desteği sisteminin iki yararı var. Bir tanesi bu büyük veri (big data) dedikleri bir ortamın desteğini alma şansı yaratacak. Yalnızca saha verilerini değil, Türkiye’de başka kurumların topladıkları, TÜİK, Bilim Sanayi Bilişim Bakanlığı gibi, başka kurumların büyük veri tabanları var. Eğer olası olursa, izin verilirse – ki verilir kamu politikaları için- bunlardan gelen bilgilerin, sahadan gelen veriler ve bundan sonra yapılacak olası saha verilerini birleştiren kocaman bir veri tabanı üzerinde çalışabilecek. Kalkınma Bakanlığı’nın bir şekilde, sahadaki kalkınma ajanslarının başka bir şekilde – belki başka kurumların da - kullanacakları bir ara yüz destekli karar destek sistemine erişmek istiyoruz. Ne yapsam ne olur (What if? dedikleri) türde incelemeler yapsınlar istiyoruz. Bu incelemelerle de çeşitli politikalar ne sonuçlar doğurabilir, dünyadaki örnekleri ne yaptı da bizde ne olabilir türünde karşılaştırmalarla politika çerçevesi işe yarayacak. Bu pilot çalışmalarımızın da 2018’in Şubat ya da Mart ayına doğru tamamlayıp, onların değerlendirmelerini yapan katılım süreçleri olacak. En sonunda bizim bu çerçevemizin nihai halini verdiğimiz Mayıs ayına geleceğiz 2018 yılının. Projemiz de orada tamamlanacak.

UNDP Türkiye: Prof. Dr. Sinan Kayalıgil’in bu sözleriyle Yeni Ufuklar’ın bu haftalık da sonuna gelmiş oluyoruz. Bu bölümde, Türkiye’de toplam faktör verimliliğinin artırılmasına yönelik bir politika çerçevesi geliştirilmesini amaçlayan bir projeden bahsettik. Programı İstanbul’da Yodiviki stüdyosunda hazırladık. Programımıza İstanbul’da FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından ve podcast formatında iTunes, Soundcloud, TuneIn, Pure Connect, Yodiviki, Audioboo ve TTNET Müzik üzerinden, ayrıca http://tr.undp.org adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.